Türkiye’deki COVID-19 Salgını Yönetimi ve Sonuçları

Özet

2019 yılı sonlanırken asyanın büyük bir bölümünü oluşturmasına rağmen metrekareye düşen yüksek nüfus oranıyla bilinen Çin’de daha önce farklı coğrafyalarda endemik salgınlar yapmasıyla tanıdığımız bir virüs ailesi olan koronavirüs ailesine mensup yeni tip bir virüs tanımlandı. Günümüzde SARS-CoV-2 olarak tanımlanan virüs kısa zamanda tüm dünyaya yayılarak küresel boyutta bir soruna yol açtı. Çin’in Dünya Sağlık örgütü (WHO)’ya bu vaka kümesini bildirmesinden yaklaşık bir ay sonra, 2020’nin Ocak ayının başında, Türkiye’de salgından korunma ve sürecin yönetimi açısından Sağlık Bakanlığı tarafından Koronavirüs Bilim Kurulu kuruldu. Virüsün her yaş grubu ve cinsiyeti etkileyebilen, hızlı yayılım gösteren, ciddi komplikasyonlar ve ölüme neden olan bir virüs olduğu anlaşılmış, bildirilen vaka ve coğrafya sayısının belirgin artışı sonucuyla da 11 Mart 2020’de WHO bu salgının pandemi olduğunu bildirmiştir. Aynı tarihte Türkiye’nin ilk COVID-19 vakası kayıtlara geçmiştir. Takiben 17 Mart’ta Türkiye COVID-19 ilişkili ilk ölümünü bildirmiş, Mart sonuna doğru ülkemizde pandemi kurulları kurulmuş ve bu tarihten itibaren salgın kontrolü amacıyla pek çok yasak ve kısıtlama günlük hayatımıza girmeye başlamıştır. Nisan ayının başlamasıyla salgının Türkiye geneline yayıldığı bildirilmiştir. Dünya çapında ilaç ve aşı çalışmaları eş zamanlı yürütülmeye başlasa da salgının hala kontrol altına alınamamış olması sebebiyle FDA Faz 3 aşamasını tamamlayan bazı aşılara acil kullanım onayı vermiştir. Türkiye halen aralıklı uygulanan sokağa çıkma yasakları, ulaşım kısıtlamaları, filyasyon çalışmaları, sosyal izolasyon, kişisel koruyucu ekipman kullanımları, sosyal medya araç ve yayınları ve sağlık çalışanlarının yoğun çalışmaları ile salgını kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. Bu derlemenin amacı Covid-19 pandemisinin Türkiye’deki seyri, salgın kontrol yönetimi ve salgında gelinen son noktanın değerlendirilmesidir.